"Tarihin izinden bozkıra"
Dilerseniz doğayla iç içe olan bu bölgeyi gelin daha yakından tanıyalım!
OŞ - 2019 TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR BAŞKENTİ
Kutsal Dağ olarak kabul edilen Süleyman Dağı'nın etrafına kurulmuş olan Oş şehri, geçmişle bugünü çok güzel harmanlıyor. Kırgızistan'ın 2.büyük şehri olan Oş şehrinin meydanında ise 1975 yılında buraya yerleştirilmiş olan bir Lenin heykeli bulunuyor. Bu heykel aynı zamanda Kırgızistan'daki en büyük Lenin heykeli olarak kabul ediliyor. -Genel uzunluğu 25 metre.-
LYUBOV' (AŞK) PARKI
Oş meydanının hemen arka tarafına inşa edilmiş olan Lyubov' (Aşk) Parkı, sevgililerin uğrak yeri arasında. Aşka dair her şeyi bulabileceğiniz bu dev komplekse giriş ücreti ise 20 Som (2019 yılı için). Parkta küçük bir Eyfel kulesi, kalpli boz-üyler (Geleneksel Kırgız çadırı), kalpli geçit, çift salıncakları, küçük aşk melekleri ve daha nicesi bulunuyor.
Hem güzel anılar biriktirmek hem de birkaç kare fotoğraf çekmek isterseniz bu parka uğrayın derim. Bu parktan güzel hatıralarla ayrılacağınıza emin olabilirsiniz. Çöp kutuları bile kalp şeklinde olan bir yerden negatif düşüncelerle ayrılamazsınız zaten değil mi?
KUTSAL SÜLEYMAN DAĞI
Oş şehrinin tam ortasında yer alan Süleyman Dağı, yıllarca İpek yolu üzerinde yer alan ve hem islamiyet öncesi hem de islamiyet sonrası inançları yaşatan kutsal bir dağ. Dağ üzerinde yer alan bel taşı, baş taşı, kısırlar için beşik ene (ana) taşı, günahkarların elini soktuğu zaman elini içeriden çıkaramayacağına inanılan delikli taş ve daha niceleri bu inançları kanıtlar nitelikte.
2009'da Unesco Dünya Mirasları listesine giren Süleyman Dağı'nda bugün bile birçok inanç yaşatılmakta. Beli ağrıyanlar bel taşından kayarak bel ağrılarını giderirken çocuğu olmayanlar beşik ene (ana) yerindeki taşa -tam olarak iki taşı birbirine bağlayan demir boruya- dokunarak çocuk sahibi olmayı dilemekte. Ayrıca dağın üstünde 40 Çilten (Kişi) adında bir de mağara bulunuyor. Bu mağara, yardım dileğinde bulunanların dileğini gerçekleştiren gizli varlıkların mağarası imiş. Kim ki bu mağaraya sıkıntılı anında gelip yardım dilense sıkıntısı giderilirmiş. Bu arada bu dağa Süleyman Dağı denmesinin sebebi de ayrı bir ilginç. Vakti zamanında Süleyman Peygamber bu dağ üzerindeki bir mağaraya girerek namazını kılmış bu yüzden de bu dağa "Süleyman Dağı" adı verilmiş.
Bu arada bu dağın sadece inançlar ile ön planda olduğunu düşünmeyin. Dağın üzerinde hem petroglifler (taş üzerinde çeşitli yazı ve resimler) hem bir müze hem de Babür Şah'ın evi bulunmakta. Bununla birlikte iki tarihi cami de bu dağın eteğinde yer almakta.
SÜLEYMAN DAĞI MÜZESİ
1978 Yılında Kubanıçbek Nazarov'un katkısıyla kurulan Süleyman Dağı Müzesi, bugün oldukça geniş olmasına rağmen maalesef yeterince geliştirilmemiş bir müze. Müze içerisinde eski şamanizm inancının tasvirleri, dondurulmuş hayvanlar ve çeşitli objeler yer almakta.
BABÜR ŞAH'IN EVİ
İddiaya göre birgün Babür Şah Oş şehrine gelir ve burayı çok beğenir. XVI.yüzyılda da emir vererek Süleyman Dağı'nın Doğu tarafına bu evi kurdurur. Babür Şah bu bölgeyi o kadar çok sevmiştir ki "Babürname" adındaki eserinde de buradan bahsetmiştir. Soyvetler birliğinin kararıyla yıkılan bu yapı daha sonraları 1986 yılında bölge yöneticilerinin kararıyla tekrardan kurulmuş. Bugün burası hem tarihi turistik hem de dini bir mekan.
SÜLEYMAN DAĞI ULUSAL TARİHİ-ARKEOLOJİK MÜZE KOMPLEKSİ
Süleyman Dağında inşa edilen müzeye göre oldukçe geniş bir yelpazesi olan Süleyman Dağı Ulusal Tarihi-Arkeolojik Müze Kompleksi'nde Kırgız tarihine, kültürüne, yaşamına dair hemen hemen her şeyi bulabilmeniz mümkün. Bunun dışında müzede bu bölgeye yerleşmiş olan çeşitli Türk ülkelerin kültürüne dair birkaç öğeyi de görmeniz mümkün.
Ayrıca müzede çeşitli heykeller, dondurulmuş hayvanlar, böcek koleksiyonu, Babür Şah'ın yazmış olduğu Babürname'nin çeşitli dillerdeki birkaç basımını ve aile soy ağacını da görmeniz mümkün.
Bu 2 katlı müzenin hemen yanında da Alımbek Datka Müzesi yer almakta. 3 Katlı boz-üy (Geleneksel Kırgız çadırı) şeklinde inşa edilen bu müzeyi de ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
ÖZGÖN - KÜLTÜRÜN GELİŞİMİ ve KARAHANLILAR
11- 12. Yüzyıllara ait olan Özgön minaresi ve mozoleler bugün Özgön Arkeolojik-Mimari Müze Kompleksi adı altında ziyaretçilerini karşılıyor. Bu yapıların ilk Müslüman Türk Devleti olan Karahanlılara ait olduğu açıkça bilinmekte. Bu yere verilen Özgön adının ise Kırgızistan Türkçesi'ndeki Öskön sözcüğüyle aynı anlamı taşıdığı ve "gelişen, büyüyen" anlamlarına geldiği düşünülmekte. Bugün bu alanda bulunan ve bir zamanlar gözetleme kulesi ve namaz çağrısı yapılan Özgön minaresinde bu gelişimi açıkça görmemiz mümkün.
Bu alanda yer alan mozoleler ise genel olarak XI.yüzyılın başlarından ortalarına kadar inşa edilmiş. Üç ayrı giriş kapısı olan ve herbiri birbirine bağlı olan bu mozoleler maalesef yağışın fazla olmasından dolayı ciddi hasar görmüş ve yıkılmalar meydana gelmiş. Bu yüzden de yapı bakıma alınmış ve sol taraftaki mozole tamamen kapatılmış.
Buna rağmen yapının mimarisindeki ayrıntıları dış mimariden ve açık olan mozolelerden görmemiz mümkün. Hatta Kuzey mozolelesinin giriş kapısı üstünde yer alan ve Karahanlı Türkçesi ile yazılmış olan metni de açık bir şekilde görebilirsiniz.
KARA KULCA - ALEME GİDEN YOL KÖYDEN BAŞLAR
Son olarak bu yazımda bahsetmek istediğim bir yer var ki, o da benim doğasına hayran olup 'burada bir yer alıp yaşasam' dediğim Oş Bölgesi'nin Kara Kulca Köyü. Ulaşımı oldukça zor olan bu bölge zengin doğasıyla beni büyülemeyi başardı. Gezi rotanıza eklemenize gerek olmasa da Oş Bölgesi'nin güzel doğasını görmeniz açısından yazımı bu köyle sonlandırmaya karar verdim. Umarım bu seyahat rehberinden memnun kalmışsınızdır.
Bu arada Oş Bölgesi elbette ki bu yazıdakilerden ibaret değildir. Bu seyahat rehberinde de bazı
eksiklikler vardır. Bunları da belki önümüzdeki günlerde bu bölgeye gerçekleştireceğim seyahat veya seyahatlerle tamamlamaya çalışacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder